Çocuklarda Sosyal Fobiler
Çocuklar, doğumlarından itibaren 3 yıl boyunca gelişimleri gözle görülecek kadar açık ve net olmaktadır. Bu süreç, yaş ile de paralel olarak günden güne daha da artış göstermektedir. Üç yaştan sonra genel olarak yaşıtları ile diyalog kurmaya başlayan çocuklar, artık tek oyun oynamak yerine grup oyunlarına geçiş yapmaktadır. Fakat grup oyunlarına geçiş yapıldıktan sonra kavgalar da artış gösterir ve sıklaşmaya başlar. Paylaşma duygusunu da bu kavgalar sonucunda elde eder ve artık çocuklar, sosyalleşmek adı altında adımlarını atmaya başlamış olurlar. İlkokul çağlarında çocuklar, artık tamamen sosyal bir yaşam içerisinde olurlar ve kurallı olarak oyunlar oynamayı öğrenmiş ve sosyal yaşamla ilgili de kurallar öğrenemeye başlamış olurlar. Bazı çocuklar bu surece daha kolay adapte olabilirken, diğerleri farklı sorunlar yasayabilirler. Bu durum çocukların içine kapanmasına ve sosyal yaşamdan uzaklaşmasına neden olabilir.
Sosyal fobi bozukluğu olan kişiler, yeni kişilerle tanışmak istemez ve hatta tanışmaktan da çekinirler. Tanımadıkları insanlarla genel olarak iletişim kurmazlar ve onların yanında kolaylıkla hareket edemezler. Onların yanındayken, her an yanlış bir şeyler söyleyecek ya da doğru olmayan hareketler sergileyecekmiş gibi düşünürler. Bütün gözlerin üzerlerinde olduğunu düşünürler ve bundan dolayı rahat hareket edemezler ve konuşamazlar. Kişi için, böyle bir ruh hali içinde olmak oldukça zordur. Kaygılarından dolayı, ortam içerisinde bu hissettiklerini kimseye açamazlar ve paylaşmakta ciddi sıkıntı yaşarlar.
Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?
Sosyal fobisi olan bir çocuk su gibi sorunlar yasayabilir;
- Parmak kaldırıp söz almak
- Sınıfta yüksek sesle kitap okumak
- Sınıf içinde yapılan tartışmalara katılmak
- Restorantta sipariş vermek veya markette tek başına alışveriş yapmak
- Arkadaşlarının doğum günlerine gitmek
- Kendi başlarına bir sohbet başlatmak
- Konuşurken göz kontağı kurmak – özellikle yabancılarla
- Yetişkinlerle sohbet etmek
Ne Yapmalı?
Sosyal fobisi olan bir çocuğun tedavisinde anne-babanın ve öğretmenin de rolü çok büyüktür. Öğretmenler bu çocukları sınıf arkadaşlarıyla kaynaştıracak çeşitli aktiviteler bulabilirler. Çocukların korktukları ve kaçındıkları davranışların ne olduğunu belirleyip, bu konularda cesaretlendirir ve destekleyici çalışmalar yapabilirler. Bu çalışmaları belirlerken koyulan hedeflerin öncelikle çocuğun başarabileceği hedefler olmasına, sonradan bu hedeflerin boyutunun yükseltilmesine dikkat etmelidirler. Bu çocukların en büyük korkularından biri sınıf içinde konuşurken, alay edilmek olduğu için, öğretmenler bu çocukların, arkadaşları tarafından sözlü veya fiziksel tehditlere maruz kalmaması içinde elinden geleni yapmalıdır. Anne ve babalar, öncelikle biraz geride kalıp çocuğun kendi sorununu kendi çözmesine veya kendi yapması gereken davranışı kendi yapmasına izin vermesi gerekir. Çocuk küçüklükten beri en yapması gereken davranışları bile yapmadığı için, genelde anne-babalar onun yerine yapmıştır. Örneğin bir restorantta otururken sipariş vermek, veya nasılsın diye sorulduğunda çocuk yerine cevap vermek gibi. Anne-babanın bu davranışları çocuğun kaçınma davranışını pekiştirir, çünkü çocuk herhangi bir olayda anne-babasının müdahale edeceğini bilir böylece kendi caba göstermek durumunda kalmaz. Anne-babanın var olan sorunu çözmek yerine, çocuklarını çok yönlü düşünmeye yönlendirmeleri ve çocuktan beklenilenleri yapması için ona zaman verip sabır etmeleri, daha sağlıklı olacaktır.
Bunlara rağmen hala sıkıntılar devam ediyorsa, bir uzmandan yardım almakta fayda olabilir.