Yeme Bozuklukları

    Yeme Bozuklukları

    Bireylerin dış görüntüsünden memnun olmamasıyla veya sosyal zorunluluklarla ilgili olan yeme bozuklukları kişinin düşünce sistemiyle doğrudan ilişkilidir. Her yıl manken hastalığı dediğimiz aşırı zayıflık isteği ile diyet yapma olaylarını görüyor ve bu bireylerin ölümle sonuçlanan acı hikâyelerine tanık oluyoruz. Görünüş endişesinin temel olarak baz alındığı yeme bozukluklarında fizyolojik etkilerden daha ziyade psikolojik rahatsızlıklarda uzmanlar tarafından kolaylıkla saptanabilmektedir. İçsel yaşanan karmaşaya dışsal bir çözüm getirdiğine inanan birey yeme bozukluğunun kendisini rahatlattığını ifade edebilir.

    Yeme Bozukluğu Nedir?

    İngilizce karşılığı Eating Disorder olan yeme bozukluğu Avrupa ülkelerinde bizim ülkemize nazaran %80 daha çok sık görülmektedir. Diyet yapma davranışı veya kilo almaya takıntılı durumlara çok fazla takılan bireylerin yaşadığı yeme bozukluğu genel olarak yeme alışkanlıklarının değişmesiyle fark edilir. Oluşum nedeninin tam olarak bilinmediği yeme bozukluklarının biyolojik ve psikososyal nedenlere dayalı olduğu etiyolojide sabittir. Ergen ve genç kadınları etkileyen bir hastalık olarak medya da yer alsa da her yaşta her cinsiyette görülebilen yeme bozukluğu tedavi edilmesi gereken hastalıklardan biridir. Günlük aktivitelerini terk etme ve ilişkilerden kopma gibi davranış değişikliklerinin sıklıkla görüldüğü yeme bozukluğunun görülme olasılığı gitgide artmaktadır. Ölüm veya intihar gibi vakalarında görüldüğü yeme bozukluğu tıpkı madde kullanımı gibi tedavi sonrasında da yineleme olasılığı olan bir hastalıktır. Bu nedenle, yeme bozukluğu geçiren tüm bireylerin devamlı çevresi tarafından göz kontrolünde bulunması hastalığın nüksetmesinde erken müdahale şansını arttırır.

    Yeme Bozukluğuna Genel Bir Bakış

    Aile içi şiddetten kimlik karmaşalarına depresyondan düşük benlik saygısına kadar birçok nedenin yol açtığı yeme bozukluğunu her geçen sene tüm Dünya’ya virüs gibi yayılıyor. Academy for Eating Disoders’a göre her yıl Amerika’da 10 milyon kadın ve 1 milyon erkek kişide yeme bozukluğu tespit ediliyor. Erkeklerde daha az görüldüğü düşünülen yeme bozukluğu rahatsızlıkları son 10 yılda iki katına çıktığı belirtiliyor. Bu nedenle sadece bayanlara indirgenmemesi gereken yeme bozukluğu 10 ila 50 yaş arasındaki erkeklerde de görülebiliyor.

    Yeme Bozukluklarının Nedenleri Nelerdir?

    Kişiden kişiye değişebilen yeme bozuklukları hastalıklara bağlı olarak da gelişmektedir. Psikolojik rahatsızlık gibi ruh halini değiştiren hastalıklar depresyona neden olabilmektedir. Kilosuna veya dış görüntüsüne takan hastalarda yeme bozukluğuna kolaylıkla yakalanabilmektedir. Genel olarak yeme bozukluğunun nedenleri ise;

    • Sosyolojik kaygılar (beğenilme isteği, ego, kabul görme)
    • Fizyolojik istekler (kilolu olmaktan utanma, manken gibi görünme isteği)
    • Psikolojik hastalıklar (depresyon ve diğer ruhsal bozukluklar)
    • Aile için şiddet ve travmalar olarak sıralanabilir.

    Oluşum nedeni tam olarak kanıtlamayan yeme bozuklukları önemli sağlık problemleriyle ve yüksek ölüm riski taşıyan psikiyatrik bozukluklarla karşımıza çıkmaktadır.

    Anoreksiya Nervoza Hakkında

    Anoreksiya Nervoza hastaları yemeyi ret eder ve kalorili yiyecekleri asla tüketmez. Ağır sporlar ve aktiviteleri yapan bu kişiler ideal kilolarının çok altına düşerler ve hastalanırlar. Bir deri bir kemik diye tabir edilen çoğu bireylerde anoreksiya nevroza`ya yakalanmış olabilir. Anoreksiya hastaları normal kilolarındayken bir anda çevresel ya da duygusal tetikleyicilere bağlı olarak yemeyi ret etmeye başlar ve günden güne yediklerini azaltırlar. Sağlıklı beslendiğini iddia eden bu kişilerin yediklerine bakıldığında kalorisi olmayan lifli gıdalar olduğu görülmüştür. Ancak metabolizmanın çalışması ve organların görevini yerine getirebilmesi için protein, karbonhidrat veya şekerli ürünleri tüketmesi gerekir. Bu noktada vücut direnci düşen anoreksiya hastaları çok ağır bir şekilde hastalanmaktadır.

    Bulimia Nervoza Hakkında

    Bulimia nevroza hastalığı yasayan kişiler kısa bir zamanda aşırı miktarda kalori alımında bulunurlar, ardından şişmanlamamak için yeme krizlerinden sonra kilo almaya karşı çareler üretirler. Yediklerini kusarak çıkarırlar, müshil (laksatif), idrar arttırıcı madde (diuretika) veya başka ilaçlar alırlar. Bedeninden son derece sıkıntı duyan kişi aynalara bakmaz ve çevresindekiler zayıfsın dese bile inanmaz. Ruhsal durumun gitgide bozulmasına eşlik eden kilo kayıpları ise kusma sebebiyle oluşur. Kustukça vücuduna direnci azalır, saçlar dökülür ve belirli bir kilo kaybından sonra ise regl döngüsü de kesilir.

    Yeme Bozuklukları Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Tedaviye genellikle şanslı olanlar erken başlamaktadır. Bulimia süreci sinsi ilerlediğinden ailelerin veya insanların fark etmesi uzun bir süre sonra gelişir. Ancak anoreksiya evresindeki yeme bozuklukları çevreden ve aile tarafından kolaylıkla anlaşılabilir. Zayıflama konusunda “artık yeter” dense bile anoreksiya hastaları hala kendini kendi tabirleri ile şişko görmektedir. Gitmek bilmeyen basenleri veya karınları vardır. Daha fazla spor yapması daha az yemesi gerektiğini söylediğinde aile veya yakınları zorla doktora götürür. Genelde geç kalınan anoreksiya hastalığında vücutta ve psikolojide hasarlar görülebilir. Ancak zaman içerisinde tedaviyle bu hastalığın atlatılması mümkündür.

    Kişinin kendine ve biyolojisine bu eylemi yapmasındaki temel nedenin çözümü hastalığı atlatma sürecinde çok etkilidir. Duygusal sorunları çözülen bulimia ve anoreksiya hastalarının tedavi süreci çok daha kısa olmaktadır. Ruhsal durumun ilk andan itibaren anlaşılması ve bu yönde çalışmalar yapılması gerekir. Sadece ilaç tedavisi veya kilo kontrolleri ile çözülebilecek bir rahatsızlık değildir. Zira, cebine 20 tane bozuk para koyarak 500 gram kilo aldığına inandırmaya çalışan anoreksiya hastalarımız var. Bulimia nevroza da ilk tedavi aşaması kusma ve yeme nöbetlerinin saptanması ve bunların engellenmesi olacaktır. Aile desteğinin de büyük önem taşıdığı bulimia nevroza da genellikle hastanede tedavi yapılmaz, ayakta tedavi tercih edilir ve sürekli kontrol yapılır. Ancak anoreksiya hastalarının belirli bir kısmında yatarak tedavi şarttır ve ideal kilolarına kavuşmadıkça hastaneden çıkmalarına izin verilmez.  Psikoterapi ise hem anoreksiya hem de bulimia hastalıklarında oldukça etkilidir. İlaçlarla birlikte verilen psikoterapiler aile terapileri ile desteklendiğinde daha olumlu sonuçlar alındığı gözlemlenmiştir. Genel tıbbi bakım, beslenme danışmanlığı, psikiyatrik tedavi ve psikoterapi desteği de anoreksiya ve bulimia hastalarına verilmektedir.

    WhatsApp chat
    Şimdi Ara!
    Yol Tarifi